Hastaların inmenin acil bir durum olduğunu, tedavi açısından donanımlı bir hastaneye ilk iki saat içersinde başvuru yapmalarının önemli olduğunu bilmeleri önem taşımaktadır. Ambulans çalışanları da inmeli hastayı tanıyabilmeli, doğru merkeze, gereksiz müdahalelerde bulunmaksızın, önceden haber vererek, kısa sürede ulaştırması sağlanmalıdır. Sağlık çalışanları inmeyi akut Mİ ile aynı düzeyde acil olarak kabul etmelidirler. Nörologlar sağlık çalışanlarına inme hakkında bilgi vermeli, gerekli alt yapı organizasyonlarını ve eğitim toplantılarını düzenlemelidir. İnme tıbbi ve bazen cerrahi bir acil durumdur. İskemik inmeli hastaların çoğu hastaneye yeterince kısa sürede ulaşamamaktadır. Kısa sürede ulaşanlar ise, zaman kaybı nedeni ile tedavi şansını kaybedebilmektedir !!!. Bir doktora danışılması inme başlangıcı ile hastaneye varış süresini uzatırken, ambulans çağrılması bu süreyi kısaltmaktadır. Bu konuda EUSİ’nin bir takım önerileri bulunmaktadır. İnme şüphesi olan hastalar gecikmeden inme ünitesi olan en yakın tıp merkezine nakil edilmelidirler (KD I). İnme semptomlarından şüphe duyulduğunda hasta veya yakınları ambulans çağırmalıdır (KD III). Subaraknoid hemorajisi olan hastalar nöroşirurjik ve nöroradyolojik olarak anevrizma tedavisi yapabilen ve nörolojik yoğun bakım ünitesi olan bir merkeze acilen sevk edilmelidirler (KD I).
İnmeli hastanın değerlendirilmesinde en önemli basamak, basit kriterler ile inmeli hastanın tanınmasıdır. İnmeyi düşündüren şikayetler, vücudun özellikle bir yarısında aniden ortaya çıkan uyuşukluk ya da felç, aniden ortaya çıkan konuşma ya da anlama bozukluğu, tek ya da her iki gözde ortaya çıkan ani görme kaybı, ani başdönmesi, dengesizlik, çift görme, nedeni belli olmayan ani ciddi baş ağrısı olarak sıralanabilir.
Transport sırasında yapılacak nörolojik muayenede maksimum 2 dakika içersinde, bilinç durumu, kol/bacak güçsüzlüğü, fasiyal paralizi, konuşma fonksiyonları kontrol edilmelidir. Semptomların düzelme veya kötüleşme gösterip göstermediğine dikkat edilmeli, olay öncesinde konvülsiyon, travma olup olmadığı belirlenmelidir. Ambulansta hava yolu açıklığı korunmalı, puls oksimetre ile SO2’yi >%95 düzeyinde tutacak şekilde O2 tedavisi başlanmalıdır. Hipoventilasyon önlenmeli, damar yolu açılmalı, Ringer laktat veya izotonik NaCl kullanılmalı ancak “kesinlikle dekstrozlu sıvı verilmemelidir”. Hipoglisemi dışlanmalı, kapiller kan şekeri <%60 ise 10-25 g glukoz 1-2 dakikada IV yolla verilmelidir. Antihipertansif ilaç verilmemeli, hipotansiyonla mücadele edilmelidir.
Trombolitik tedavinin önünde bir takım engeller bulunmaktadır.Transporttan kaynaklanan engellerin başında inmeyi bir medikal acil gibi görmemek, etkin bir inme triajının yapılamaması, sahada girişimler için uzun zaman harcanması, hastanın uygun olmayan bir kuruma taşınması, gidilen hastanenin önceden haberdar edilememesi, tedavide bilgi eksikliği, gereksiz yere sedasyon uygulanması, kan basıncının düşürülmesi, glukozlu sıvı verilmesi, hipoksi ve hipoventilasyona müsade edilmesi, hipotansiyona müsade edilmesi gibi nedenler gelmektedir.
Hastaneden kaynaklanan engeller arasında ise inmeli hastanın erken gelse de tanınamaması, acil, radyoloji ve laboratuvar ile gerekli çalışmaların önceden yapılmamış olması, telefon yerine yazılı konsültasyon istemi yolunun kullanılması, inme organizasyonu ve eğitimlerinin yapılmamış olması sıralanabilir